İngiltere Avrupa Birliği’nde devam etme veya ayrılma konusunda 23 Haziran’da referandum ile kararını verecek. Bu referandumdan çıkacak her sonuç yeni tartışmalara yol açacak gibi gözüküyor.
Günümüzde tartışılmakta olan bu durum temelde geçmiş dönemlere kadar dayanmaktadır.
Avrupa Birliği 1957 yılında o zamanki adı AET ( Avrupa Ekonomik Topluluğu ) olarak kurulduğunda İngiltere birlik içinde yer almamış, uzak kalmış ve adeta bu birlik fikrine sıcak bakmadığını belirtmişti. Daha sonraları ise bu fikir yerini tam tersi görüşe bırakmış ve İngiltere üyelik için 1963 ve 1967 yıllarında başvurularda bulunmuştu. Ancak bu üyelik başvuruları özellikle Fransa’nın ‘’İngiltere’nin böyle bir birlik anlayışını desteklemediği’’ düşüncesiyle üyeliğine engel oluşturmuş ve İngiltere üyeliği reddedilmişti. İngiltere ise birliğe katılım isteğinden vazgeçmemiş 1973 yılında tekrardan başvurmuş birliğe katılmıştı.
İngiltere birliğe katılmasına karşın birlik içinde sahip olduğu hakları sorgulamak ve sunulan şartları kendi lehine iyileştirmek için çalışmalarını sürdürmüştü. Bu çalışmalar sonucunda üyeliğe devam etme ya da ayrılma konusunda 1975 yılında referanduma gitmiş ve referandum sonucunda devam kararı çıkmıştı.
İngiltere’nin müzakerelerde üzerinde durduğu noktalar göz atacak olursak ,
-Schengen uygulamasından ülkeyi dışarıda tutmak.
-Euro bölgesinin içinde olmayarak Sterlin’in değerini korumak.
-Ticari konularda AB bürokrasisinin ağırlığının hafifletilmesi.
-AB içi göçmenlerin sosyal güvenlik sistemi içinde oluşturduğu maddi sorumluluğun hafifletilmesi.
Bu maddelere ilişkin İngiltere Başkanı D. Cameron, Brüksel’de liderler zirvesinde Avrupa Birliği ile anlaşmaya varıldığını belirtmişti. Ama bu açıklamalara rağmen yapılan anketlerde hala ayrılık yönünde oy oranının yüksek olduğunu da göz önünde bulundurmamız gereken bir durum.
İngiltere açısından ayrılığın ticari olarak ciddi kayıplara yol açacağı endişesi ve istihdam verilerinin gerileyeceği yönündeki olumsuz beklentiler olası bir ayrılıkta yaşanacak sorunlar olarak öngörülüyor. Ayrılma yönündeki beklentiler ise şimdiden Sterlin üzerinde değer kayıplarına yol açmış durumda.
AB ise İngiltere gibi büyük bir gücün ayrılmasının birlik için ekonomik ve siyasi açıdan büyük kayba yol açabileceği endişesine sahip. Bu görüşlerin yanı sıra olası bir ayrılığın birlik içinde dağılışı tetikleme endişesi bu durumu özel kılan bir başka neden olarak değerlendirilebilir.
Bu olumsuzlukların neticesinde Avrupa Birliği’nin, İngiltere’nin isteklerini karşılayarak tavizler vermesi ve liderler zirvesinde anlaşmaya varıldığı konusunda açıklamalar gelmesi birlik içinde bir başka sorunu doğurabilir. Diğer üye ülkelerin de taviz isteme durumu birliği zor duruma sokabilir.
Çıkabilecek her sonucun İngiltere ve Avrupa Birliği için yeni tartışmalara yol açabileceği görünüyor olsa da en olumlu sonucu İngiltere’nin birlik içinde kalması gibi duruyor. Sterlin, Brexit etkisiyle kaybettiği değeri 23 Haziran’daki referandumdan çıkabilecek devam kararıyla beraber kazanabilir. Bu durum da Avrupa piyasaları içinde olumlu bir dalga yaratabilir.
Can Gülmez
Finansal Analist
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder